


Karanlık çağları keşif için yüzen gemilerden ayırdı hiç tereddüt etmeden, onun için böyle demek doğru olur. III. Reich’in asaleti Alman halkıydı, onu oradan sökmesi gerekiyordu, bir maske yapabilir miydi bunu ve o maskeyi nasıl yapacaktı. Ahırdaydı. O an birçok kasvetli anın içinde George Orwel’i düşünmüş olmalı, Hayvan Çiftliğini. Bay Jones olsa olsa Almanya olabilirdi, sadece bir hata onca hatanın içinde körkütük bir despotluğu hortlatmıştı. Aslında hortlak doğru bir sözcük değil. Sonuçta bu bir roman değil.
Henüz hayatının 4. perdesine geçmişsin ama herkes oyunun bitmiş gibi fuayede alkışlıyor seni, sahnede oyunun devam ediyor, ne büyük övgüler, işte çağın ruhu diyorlar sana, bir eleştirmen özlü sözlerinin arasında kalabalığa şöyle diyor, Eski Mısır’daki kütüphaneler duvarlarında şu sözü taşıyor: “Ruhlara Ziyafet”. Bitmek bilmeyen övgülerinin arasında işte senden böyle bahsediyorlar, Çağın zekâsı ondan toplanmış olmalı, bu yüzyılı değiştirecektir, kesinlikle, diyorlar.
Ahırdasın. Domuz horultuları arasında.
Bazı duyguları insanlara anlatamazsın. O yüzden kendi kendine fısıldayabilirsin: Belki de soyutlamanın ne kadar önemli olduğunu söyleyeceksin, fakat söze şu an soyutlamayı düşünme diye başlamak zorundasın. Çok daha önemli olmayacak fakat nasıl düşündüğünü öğrenmen lazım. Başka türlü özgür olabilirsin. Başka türlü.. Başka. Başka bir domuz horultusu bölüyor kendinle konuşmanı ve daha başka domuzlar homurtudalar her yanda. Burası onların ahırı. Bir domuz ahırında insanca şeyler düşünmek bir tarafa, Marksizmin veya sosyalizmin ufkunun ötesine bakmak başka türlü bir şey mesela.
Bertoll Brecht’i evinin içinde yaşlanan insanlar anlayamazlar. Gün geçtikçe bilgeleşen bu insanların bilgeliklerinde sınıfsal olan bir şey yoktur. Farklı fikirler vardır, bolca hayaller. Annelik babalık bir o duvara toslar bir bu duvara. Doğum ve ölüm arasında büyük bir şöhrettir bu kim bilir, bu çağın sorunu değil neyse ki, belki gelecek çağların.
Düzeltebilirsin,
öyle sanıyorsun
merdivenleri çıkarken,
durmadan
hemen önce,
orada henüz daha ilk basamakta yani.
-Kalp hastaları dururlar bir sağlık sorunu olarak fakat sen sağlıklısın.-
Zihninde pırıltılı fikirler var heba olmasın diye daha o ilk adımda Rembo’nun yaşadığını düşünüyorsun. Ödüller alıp veriyorsun, billboardlarda Selman Rüşdi kırmızı halıda Padma Lakshmi.
Aforizmalar düzülebilir
boşluktur
yapar bunu insan, kısa ve çok kısa jestler de ve mimikler.
Fakat acelecilik.
O ilk basamakta hem de.
Dünyanın en güzel baharları yaşanır ve geçer,
bir ağaç dikilir mesela elma, kıpkırmızı yumrular eğer dallarını yere, çocuklar sallanır dallarında yetişkinler ara sıra onca yüzyıl neşe içinde yaşanabilir orada o ağaçta
sonra kurur günün birinde, bakımsızlıktan,
çevresinde insan kalmadığından
ya da herkes benzer bir merdivenin başka bir ilk basamağında kalakalır
ağaç yere düşer
büyük bir gürültü olmalıydı bu.
Meyvesinden yiyip büyüyen çocuklar nasıl çekip gidiyorsa o da gidiyor dersin arkasından.
Neler geçip gidiyor henüz o ilk basamaktayken.
Bazen nasıl çıktım buraya diye düşünürken unutuyor insan o ilk basamağı,
Romantik dönemden bir hayalet gibi orada o ilk basamakta..
Yeni ve cesur bir dünyada yaşıyoruz, o ilk basamağı saymazsak.
Bana göre fareler parşömenleri bilgelerden daha çok kemirmiştir.
II.
Eisenstein’ın Korkunç İvan’ının setini gören çok az insan var artık, Andrei Konchalovsky bu yönetmenlerden biri, Sevgili Yoldaşlar filminde -ki son filmidir belki de veya en sonuncusu kim bilir:
“Şolohov gerçekleri yazmış olsaydı onun var olduğunu kimse bilemezdi, onu bir yere gönderirlerdi, hatta diğerleriyle birlikte idam edilirdi. Diyor. Ve bunun tartışılması gerektiğine inanıyor. Ve bir Sovyet gibi soruyor: Komünizme inanmayacaksam neye inanacağım?
-Her şeyi cehenneme çevirdiler, her şeyi.
-Ve sonra yeniden başladık.”
O gece Bertoll Brecht belki gece değildir, bütün domuzların yüzüne III. Reich’in yüzünü maskeledi, nasıl yaptı bilinmez, hangi malzemeleri kullandı hiç önemli değil. Bunu yapmamış bile olabilir lakin yaptı. Bir metafor olarak en azından. Domuzları sevmediğinden değil. Domuzları şeytanileştirmek için hiç değil. Soyutlamak için.
Yeniden başlayabilmek için ahırın ortasına bir masa koydu ve Hitler’lerin homurtuları arasında başladı yeni oyununu yazmaya, şiir de yazmıştır.
Eşitlikten ve özgürlükten bahseden şiirler..