Harabelerin arasında yükselen görkemli ay
Bana dilimin müjdesini verebilir misin?
İntihar eden surun kalbini nasıl bıçakladığını
Ve anlatır mısın, uygarlık için nelerden vazgeçtiğini,
Senden kederle uzaklaşmışken, ardımızda bıraktığımız gözyaşını
Nasıl ustaca katlettiğini şimdi.
Bilmez misin kılıç kurutmaz göz pınarlarını
Ağlıyorum ve ressam boyuyor boncuk boncuk
Uygur Uygur ağlıyorum.
Anlat bana, bir zamanlar nasıl giyindiğini,
Neler içtiğini havuzlardan, hangi hediyelerle soframa oturduğunu
Eski kervanlara bakıp nasıl güldüğünü anlat. Anlat.
Nasıl ağladığını, burada ağladığım gibi anlat.
Ötekiler de ağlasın, anlat.
Burada bir çığlık var ama şimdi çağın mecburiyeti deniliyor
Karanlık ülkelerde edilen yeminler konuşuluyor sadece
Hazin durumun müsebbibi gibi dalgalanıyor kederim, aldırmıyorsun
Milyon dolarlarınla ve sponsorluklarınla satın aldığın bu hafıza
Unutacak seni de unutma. Çünkü sen unutsun diye insanlar,
Bilmem ne kadar para harcıyorsun. Bu savaşın en acı tarafı.
Çinliler neden gevşek bir kum tabakası gibidir, diye sormuştu Sun,
Gevşek bir kum tabakası gibi olduğumuz için diye cevap vermişti.
Gereğinden fazla özgürlükle gevşek bir kuma su döktüğünde ve biraz çimento
Kaya gibi sağlam bir şey olduğunu düşündün. Uzaya çıkıyorsun şimdi.
Ayın karanlık yüzünde turlar atıyorsun, gördüğün ne sahi, karanlık dışında.
Söylese eski dost, Afyon savaşından ne öğrendin de zalim oldun?
Neden sömürgeci bir feodal gibi kin kusuyorsun?
Bencillikte, acımasızlıkta neden örnek alıyorsun Batı’yı,
Rekabet etmeden sevmeyi öğretecektin hani?
Bana Ulusal Utancı’nı neden hatırlatıyorsun şimdi?
Bu bir kavgadır aramızda unutma, evrenin yarısı belki de tamamı benimle.
Bu rezillikler çukurunun kenarında yaktığın ateş, başımın üzerine astığın
korku beni yok edemez. Ey özgürlükler perisi, ayın şavkıyla dans ediyorsun
ateşinin başında bir iblis gibi. Ve bağışlanamaz hayallerle incitiyorsun
bir gülümsemeyi, bir reformu bir aydınlığın kırıyorsun kalbini.
Bu tür becerilerle övünmek yakışmıyor sana, sönük ve önemsiz.
İyiliklerin bilgeliği besleyebilir bizleri,
Bu sömürü meyvesinin tadı seni ölüm taciri yapar ancak,
Biz ki bu tacirlere ve generallere hiç saygı göstermedik.
Ağlatma beni, kendine gel. Bırak Uygur Uygur kalsın.