aklına nedense gelen çöl hatırlanmaz bu şiirde, unut
ulmaz da çünkü çöle girmek sadece yit-
irmekle ilgilidir kayb
olmakla
oysa bizim işimiz halkla, toparlanıp kalkmakla
bu yüzden bu şiirde çöl geçmez
büyük savaşlarda neden konuşulur ki generaller, develer ki koşarken ve katırlar ki körken
bu şiir çölden bahsetmeyecek, güneş çarpmasından
su işte orada orada bir kuyu
duydun mu adımı
yasakladı kutsal kitaplar bir daha hiç anılmayacak
kimse konuşmayacak beni oysa
içimde bir ritim, tüm halkların özgürlük marşları
uzakta çok uzakta rüyaya yatmışım da devrimden söz ediyorum çocuklara
toplanın diyorum bu
üstü
altı
yer
hepimizin.
generallerden nefret ediyorum, polis devletinden
sokağa çıkıp kavga edelim diyorum ve
merak duygumu aşırı bulmuyorum
bu çağ az Türkçe konuşurken
bir gün Arabistan’daydım, Mekkeli bir
şaire rastladım. bir şiire, iyi şiir
devrim kadar
kıymetlidir. ve sonrası çocukların taşları, sopaları
ve sonrası hayır bu çocukları öldürmeyin
ve sonrası bu kin üzer hepimizi
ve sonrası mahalle ve sokak ve meydanlar
ve sonrası patlayan bombalar
ve sonrası her taraf kan
ve sonrası naylon poşetler ve çöpçüler
ve sonrası sadece özgürlük
özür dilerim
neden yalan konuşalım şimdi
konuşurken niçin yalandan
inanıyorum her şeyin hıızzzzzzzzzz-
la niçin kötü olduğuna
ve neden ilkokulda kalkmayan parmağımın şimdi zafer için haykırdığına
korkma, söyle! bu doğan günden batan güneşe
neden inanmamız gerektiğine çocuklara ve
niçin ölebilmemize bu kadar güzelken
d
ün-
yaaa
kaaaa-
davra.
kitabına uydurulmuş bir küfür
söylenme
mii
iiş
kitabına uydurulmuş bir hiç
ne sevimli
görsen işgale direnirsin
sonra gülmek için
evin kapılarını aç, doğuya bak
görüyor musun hepimize yetecek kadar gü-
naaah!
vaaaaarrrrr
bu şiir tam da burda başlıyor sabahın ilk saatlerinde dar bir geçitte
huysuz katırların ve çocukların ayak izlerinde.