Ben Böyle Bi Şii Yazacağım, OKEY miyiz?

Af()ika’ya dai() söylenecek son söz, en başında söylenmeli, OKEY

He()kes asla hatı()la()ken bi() a()payı gözlemlemek çok saçma

Boyu kendini ilgilendi()i() vicdandan söz edin Ta()labaşı’na

Çünkü a()payı a()pa yapan top()ak he()kesindi(), OKEY

aklınızdan sayı tutup düşünün, öyle ki göç için hayal sadece sayı

çizgiyi geçmek kalp çabukluğu, mülteciyim mültecisin mülteci

içinde kuş olan, sapan olan, taş olan, kayış olan, çocuk olan kendinden kaçmaz

içinde ölüm olan, pala olan, silah olan, çocuk kalmaz

anne olmak, baba olmak, oğul olmak, kız olmak sadece çocukluk düşü, öyle mi?

benim için matematik işte böyle uzayıp giden yıldız kümesi

ama matematik sicil kayıtta kötü niyetli, eski dilde muhammin*

senin yüzüne bakmaz, kimsin? bilmez, sadece tahmin

oysa bu insan, 

aynı dili konuşmak için çabalamamalı, 

olmalı ve dolaşmalı içimizde

açıldıkça içimiz iç-siz

siz 

ve

işsiz

ve

tam sayısız yaşamak 

belki çok keyif 

belki mutluluk 

böyle kimse 

tahmin etmeyelim ne olacak, sonuçta o çocuk yaşayacak

ulussuz

OKEY

annenin oğlu eve dönmedi dün gece, sadece asayiş için

anne dün gece bütün yüzyıl ağladı

anne kayboldu yitip giden babanın peşinde ve oğlun

emniyet için nüfus cüzdanı: yüzün siyahı, dişin akı, dilin alı

ama ifadesi değil bu insanın, 

ama ifade değil bu

ama ifade

bana ne Nil’den şimdi

anne sadece gözyaşıyken

OKEY

Bi() çocuk futbol oynayabili(), saat satabili(), pa()füm satabili(), müzik yapabili(), şii() yazabili(), Ta()labaşı’nda kalabili(), bunun ne()esi kötü, ne()esi suç, neden gündüz fene()i OKEY

İçin acayip fenayken ve fesatken ve tuttuğun takımın 10numa()alı fo()ması senin için fenomenken ve ilk taşı en günahka()ınız ata()ken, SEN neden susa()sın OKEY

Pa()kta sevgilinin elini tuta()ken, sote bulunca öpe()ken, hayal ku()up kendinden geçe()ken

Bi() pa()kı olmayan çocukla()a saygı duymalı OKEY

Kendi sını()la()ını çize()ken tebeşi() savaşı ve()i()ken

Savaştan değil, öldü()mekten kaçan çocula()a saygı duymalı OKEY

Fena sini()li bi() komise()in ceketinin cebinde eve dönmeye hazı()lanı()ken bi() çikolata

Çikolata olmaya kalkışmaz asla, OKEY

De()i ()engi bi() katili katil yapmaz bak bu da bi() matematik ve mantık

Son()a kimse iyi bi() baba olamaz başkasının oğlunu öldü()ünce OKEY

Bu()ası a()tık baştan sona Af()ika, baştan sona Av()upa, tepeden tı()nağa katil beyaz zenci

Haleluya haleluya haleluya haleluya haleluya haleluya haleluya haleluya OKEY

Bu()ası Ta()labaşı, Öme() Hayyam, Bu()ala() a()tık Taksim, Beyoğlu, İstanbul

Haleluya haleluya haleluya haleluya haleluya haleluyahaleluya haleluya OKEY

“haleluya demeden olmaz”*  haleluya haleluya haleluya haleluya

Hepimiz göçmeniz, hepimiz mülteci, hepimiz OKEY, Festus Okey, OKEY

Ali Aydemir

*  Oranlayan, tahmin eden

*  Haleluya Demeden Olmaz, Enis Akın

Not: Göçmenler R harfinin sesini çıkarırken zorlanıyor, o yüzden bu şiir R’siz R’siz şiir okumak istemeyenlere tavsiyem parantez içlerine R koymalarıdır.

Yayınlayan

Ali Aydemir

Ali Aydemir. 1981 yılında İstanbul’da doğdum. Çocukluğum İstanbul’da geçti taki bir trafik kazasına kadar. 1986 yılında Çernobil bulutlarıyla beraber Karadeniz’e geldik ailemiz bir kişi eksilmiş halde. İlk ve orta öğrenimimi Giresun’da tamamladım, lise son sınıfı bir işçi olarak Fiskobirlik Entegre Tesislerinde geçirdim, o dönem işçileri yakından gözlemledim, Markizm ile tanışmam böylece ete kemiğe büründü. Sonra Niğde Üniversitesi’nde Turizm Meslek Yüksek Okulunu bitirdim. Kapadokya hayatıma inanılmaz şeyler kattı, orada büyülendim. Devlet memuru olarak Bolu’ya atandım, gitmedim. Politik bir insana dönüştüm. Turizmin bir çok departmanında çalıştıktan sonra bu sektörün ruhumla hiç uyuşmadığını fark ettim ve mesleği bıraktım, biraz dışardan işletme okuyayım dedim, serbest bir öğrenci olmayı beceremedim. Uludağ Ünversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü sınavına girdim ve Dramatik Yazarlık Ana Bilim Dalını kazandım, hakkımda açılan kamu davası nedeniyle ki vatana ihanetten yargılanıyordum, sırf askere gitmediğim için, askere alındım, okul hiç müdahil olmadı. Neyseki Antakya’da tüm hakları elinden alınmış biri olarak askerliğe başladım, Turizimci ve de sanat okulu öğrencisi olduğum için ve Antakya turistik bir yer olduğu için beni rehber olarak görevlendirdiler, 4 tane Genel Kurmay Komutanını, Suriye Genel Kurmay Komutanı’nı, Suriye Kuzey Orduları Komutanı’nı, 2. Ordu Komutanını ve bir sürü Orgenerali ve Korgenerali gezdirirken vatana ihanetten yargılanmaya devam ettim. 2. Hudut Alay Komutanlığı’nın tarihçesini yazdım bu esnada, sonra aldığım ceza belli oldu, 3 ay hapis cezası aldım, paraya çevirince terhis olabildim. Askerden sonra okula döndüm, istekle başladım ve morali bozuk bir şekilde okuldan ayrıldım. Sanat okullarının başta öğretim kadrosu ve verilen eğitim beni çok üzdü. Sanat okullarının hala bu halde olmasına çok üzülüyorum. Liyakatin olmadığı bir ülke. Çok üzücügerçekten. Geziye katıldım, Soma’da bulundum vs. İşsiz kaldım. İnsan sanat okullarına güvenmemeli. Tüm bu dönemde İstanbul şehrinin ve Ankara’nın güzel şairleriyle Duvar dergisini çıkarmaya başladık, adını ben koydum, çok sesin olduğu yerde demokrasi maalesef görkemli olmuyor, duvar dergisinden ayrılıp Natama dergisini kurduk, 3 güzel yıl geçirdik beraber sonra oradan da ayrıldım. Çünkü Natama dergisi yayın hayatına devam etmemeliydi, uzun süre yayında kalan dergilerin düştüğü tuzak çıkış manifestosunun yani kendisinin reddi anlamına gelmekteydi. Arkadaşlarımın dergi çıkarmasına seviniyorum ama keşke bunun adı Natama olmasaydı. Keşke Natama yayın hayatına son verecek kadar da cesur olabilseydi. Neyse arkadaşlarımı seviyorum. Yolları açık olsun. Sonra işte dergicilikten böylece soğumuş oldum. Şiirlerim; Natama, Sözcükler, Duvar gibi dergilerde yayımlandı. Aslında daha bir çok dergide yayımlandı ama o dergilerin adını ağzıma almadığım için buraya yazmak istemiyorum. Gerek yok. Sırf şiirlerimin yayımlandığı dergiler çok görünsün diye adlarını yazacak değilim. İlk kitabım ‘Ölü Kayalar Mezarlığı’ 2011 yılında yayınlandı. Hiç memnun olmadım. Yayınevinin adını yazmadığımdan anlamışsınızdır. Akşamdan sabaha kapak değişir mi! -gizlice değişiyor valla- hem de yazarın haberi bile olmadan, redakte bozuluyor ooo neler oluyor neler Çehov’un dediği gibi ve daha bir sürü şey! Şimdi hazırda bekleyen iki şiir dosyam var üçüncüsüne çalışıyorum ama bir gün basılırlar mı açıkcası bilemiyorum. Bu yönde hiç çabam olmadı, olur mu bilmiyorum, hele şu pandemi bi bitsin de.. Güzel bahane. İki tane tiyatro oyunum var burada paylaştığım oyun sadece okumalık onu saymıyorum. Belki roman da yazarım diyorum. İşsizim, bir iş kuryım dedim büyük zarar ettim dünya kadar borca battım, evdeyim tüm zamanımı okuyarak ve yazarak geçiriyorum. Güzel bir yazar hayatı yaşıyorum aynı filmlerdeki ve kitaplardaki gibi. Tek farkım ben tanınan biri değilim. Olur muyum hiç sanmıyorum. Keza olsam bile bunu kimse bilmez çünkü ben öyle biri değilim. Gün içinde biraz mutlu olabiliyor musunuz bilmiyorum ama her gün en azından gülümseyebiliyorsanız ne ala, herkesin işi zor. Mutlu olun diyeceğim ama yine de gülümsemeye çalışın diyeyim en iyisi, iyi günler dilerim, saygılarımla.

“Ben Böyle Bi Şii Yazacağım, OKEY miyiz?” için 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s